Kontakt Lens Nedir? Kontakt Lens Nasıl Kullanılır? Kontakt lensler, korneanın (gözün en dış kısmında bulunan saydam yapı) veya skleranın(gözün dışarıdan görünen beyaz tabaka), yüzeyine kondurulan ve optik ya da terapötik (göz rahatsızlıklarının tedavisi) amaçlı kullanılan lenslerdir.
Kontakt lenslerin birçok kullanım alanları vardır. Görme bozukluklarından kaynaklanan hastalıkların tedavisinde, kişilerin istekleri doğrultusunda göz renginin değiştirilmesinde, ya da kornea hastalıklarının tedavisinde gibi birçok alanda kullanılabilmektedir.
KONTAKT LENS TARİHİ
Kontakt lensler ilk icat edilmesinden bu yana hala gelişmektedir. Kontakt lenslerin son zamanlarda yaygın olarak kullanılmasına rağmen, kontakt lenslerin geçmişi beş yüz yıldan daha eskidir. Kontak lens fikrinin ilk sahibi Leonardo da Vinci’dir.
1508 yılında kendisi tarafından yayımlanan “Codex of the Eye” adlı eserinde, şuan ki kullanılan modern kontak lenslere ilham kaynağı oma görevini üstlenmiştir. Bu eserinde çizmiş olduğu tarihin ilk lensi, içinde su bulunan cam küre şeklindedir.
Aynı zamanda eserinde daha çok, gözün farklı şekillerde uyarılmasıyla ilgili bilgiler vermiştir. 1636 yılında Fransız filozof René Descartes, göz kusurları bulunan hastaları tedavi etmek için, içine sıvı doldurulan cam bir tüpü kornea ile dokundurma fikrini önermiştir. Ancak bu fikri pratikte uygulamak çok riskli olduğu için test edilememiştir.
1801 yılında Thomas Young isimli bilim adamı, gözün farklı şekillerde uyarılmasıyla ilgili deneyler yapmıştır. Uzun denemeler sonucunda içi sıvıyla dolu olan ve modern kontak lenslerin ilk örneği olarak bilinen bir “göz kabı” geliştirmiştir. Bu göz kabının ana temelinde yer alan göz merceği vardı fakat bu deneyde gerçek anlamda test edilememiştir.
1888 yılında ise Alman psikoterapist Adolf Gaston Eugen Fick, bir soruna yol açmayacak şekilde kullanılabilecek ilk kontak lensi icat etti. Bu icat edilen lensin ilk denemeleri tavşanlar üzerinde daha sonrasında gönüllü olan birkaç hasta üzerinde denenmiştir. Bu lensler üfleme yöntemi kullanılarak üretilen camlardan oluşmaktadır ve koyu kahverengi renginde olan gözlük camlarından üretilmiştir. İlk kullanılan lens 18-21 mm çaplarındaydı.
Korneaya çok fazla rahatsızlık hissi vermemesi için serum benzeri bir sıvı kullanarak takılmıştır. Ancak bu lenslerin birkaç eksik yönleri vardı. Bunların bazıları kırma kusuru hastalıklarında etkili değildi ve lens oldukça büyük olduğu için sadece kısıtlı zamanda birkaç saatliğine kullanılabilmekteydi.
Bu nedenlerden dolayı yaklaşık olarak bir yıl sonra Alman Agust Müller aynı yöntemi kullanarak scleral yani korneanın büyük bir kısmını kaplayan vizyon düzeltici lensi tasarladı ve ilk kez kendine takarak yüksek miyop hastalığı olan gözlerini tedavi etmeyi başarmıştır. 1888 yılında Agust Müller takılabilen ve gerçek anlamda işe yarayan ilk kontakt lensin mucidi olarak anılmaya başlamıştır.
1930’lu yıllarda akriliğin bulunmasıyla beraber plastikler üretilmeye başlandı. 1936 yılında Optometrist William Feinbloom, bu teknoloji de kullanarak daha ince ve kullanışlı olan ilk plastik ve hafif lensi üretti. Bu lens, daha öne üretilen lenslere kıyasla kullanışlı ve rahat denilebilir düzeydeydi.
1949 tarihinde kornea ile birebir temas hâlinde bulunabilecek ilk “korneal lens” ismi verilen lens icat edildi. Bu lensin en büyük özelliği, korneanın tamamını kaplayabilmekle beraber günde ortalama 16 saat boyunca gözde takılı şekilde kalabiliyordu. Bu lensin aynı zamanda dezavantajı vardı, lens takılı kaldığı süre boyunca korneaya giden oksijeni geçirmiyordu. Bu dezavantaj lensi kullanan hastaların göz sağlığı için oldukça tehlikeli bir durumdu.
1960‘lı yıllarda kontakt lensin ana hammaddesi sayılan Polimetil Metakrilat bulundu ve optik açıdan mükemmel olan bu madde, optik özelliklerinin keşfi ile beraber kontakt lens sanayisinin gelişmesinde büyük rol aldı. Daha sonrasında PMMA Polimetil Metakrilat adını aldı.
PMMA ise beyaz ışık geçirgenliği %92 olan renkli veya saydam olarak kullanılabilen plastik bir malzemedir. Aynı zamanda şeklini uzun süre koruyabilen muhteşem bir malzemedir. Daha sonralarda bu malzemeden üretilen lensler fiyat olarak çok pahalı ve satın almak zorlaştı.
1970’li ve 80’li yıllarda oksijen geçirgenliği olmaması sorununu çözebilmek için Kimyager Norman Gaylord oksijen geçirme özelliği olan lensleri üretti. Yeni üretilen gaz geçirgen RGP VE ALP olarak tanıtıldı. Bu tarihlerde üretilen PMMA ve RGP kontakt lensler hala günümüzde kullanılmaya devam etmektedir.
Bu üretilen lenslerin ortak özellikleri vardır. İkisi de oldukça serttir, farkı ise PMMA ’nın oksijeni geçirme durumu yoktur. RGP ve ALP ile üretilen kontakt lenslerin gaz geçirme duırumları vardır. Daha sonraki yıllarda Otto Wichterle ilk yumuşak ve gaz geçirebilme özelliğine sahip kontak lensi üretti.
Bu lensler, daha önce üretilen lenslere göre daha rahattı ve aynı zamanda daha fazla sürede kullanılabiliyordu. Ana maddesi olan Hidrojel malzeme, kontak lensin su tutmasını sağlayan yaygın bir maddedir. Sonraki yıllarda bu lensler geliştirildi ve daha fazla oksijen geçirebilir hâle getirebilmesi için çalışmalar yapıldı.
Daha fazla oksijen demek, daha fazla göz sağlığı anlamına gelmekteydi. Aynı zamanda kontak lensin üretiminde kullanılmış olan en iyi malzemelerden biri de Polyhemadır. Polyhema sayesinde lensler daha esnek ve kornea üzerindeki sıcaklığı etkilemeyen gözyaşındaki Ph ile dengeli olmuş başarısı ispatlanmış en yaygın lens malzemesidir.
2000 yıllarından üretilen ikinci nesil Silikon ve Hidrojen kontakt lensler günümüze kadar kullanılmaya devam etmiştir. Silikonun maksimum seviyede oksijen geçirebilme özelliği sayesinde lensler artık bu malzemeden üretilmeye başlandı. Bu sayede lensler gece yarılarına kadar kullanılabiliyor ve gözü daha az rahatsız ediyor ve yoruyordu.
KONTAKT LENS (KL) ÇEŞİTLERİ
1.Gaz geçirme özelliği olan yarı sert Kontakt Lens: Miyop(yakında bulunan nesneleri net, fakat uzakta bulunan nesnelerin bulanık görülmesi ), Hipermetrop(göze gelen ışınların retinanın arkasında odaklanması) ve Astigmatlarda(kornea veya göz merceğinin normal şekilde olmaması sonucunda bulanık görme durumu) kullanılır. Kullanım ömürleri yaklaşık olarak 3 ve 4 yıl arasında değişmektedir.
2.Yumuşak Kontakt Lens: Miyop ve Hipermetroplarda hastalığı olan kişiler kullanır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık kullanım türleri vardır. Aylık ve yıllık kullanımı olan türlerinde renkli kontakt lens çeşitleri vardır.
3.Toric Kontak Lens: Astigmat olan hastaların gözlerinde kullanılan yumuşak türdeki lenslerdir. Yıllık, aylık ve renkli olarak kullanım çeşitliliği sunmaktadır.
4.Bifocal Kontakt Lens: 45 yaş sonrası hastalarda görünün yakın görme bozukluğu yani prespiyopi hastalığını tedavi edebilmek için, hem uzak aynı zamanda yakını görmeyi sağlayan yumuşak lenslerdir. Yıllık ve aylık olarak kullanım çeşitliliği vardır.
Uygun Kontakt Lens Kriterleri Neler Olmalıdır?
Kontakt lensler, korneanın üzerinde takılacak şekilde tasarlanmışlardır. Çalışma mantığı gözün ön kısmını tamamen kaplayan gözyaşı zarına tutunur ve az da olsa göz kapaklarının vermiş olduğu basınç ile beraber yerinde dururlar. Aynı zamanda gözlerin kırpılma hareketi ile göz kapağı kontakt lensin yüzeyinde kayar ve ön tarafın hafifçe hareket etmesine neden olur.
Oluşan hareket gözyaşlarının gerekli kayganlık durumunu sağlamasına izin verir ve gözde oluşan birikintilerin yıkanarak dışarı atılmasına yardımcı olur. Çok sıkı olan lensler hiç hareket etmez ve bunun sonucunda gözlerde hassasiyet meydana getirebilir. Başlarda lens kullanıcıları rahat olabilir ama görüş keskinlik durumu zayıftır. Uzun dönemde gözde oluşabilecek komplikasyonlara neden olabilir.
Çok gevşek lenslerde ise, lenslerin hareketi çok fazladır. Alt göz kapağı ise bu lensin hareketini sürekli hisseder. Göz kırpma hareketlerinde görüntü bulanıklaşır ve lens gözün merkezinden kaçar. Bunun sonuncunda da lensin kenarları kıvrılabilir. Uygun kontakt lens seçilirken göze uygun olup olmadığına karar verebilmek için bazı kriterler vardır.
Başlıca olarak lens, iyi ortalanarak korneayı sarmalıdır. Aynı zamanda gözyaşının dolaşabilmesi için lens hafif hareketlerde bulunmalıdır. Push-up testi yapılmalı sonucunda göz kırpma hareketi sonrasında 1 mm dikey hareket yapabilmelidir. Lens kullanıcısı olabildiğince net ve daha rahat görmeli, aynı zamanda kullanırken lensi hissetmemelidir.
Göz kırpma hareketi sonrası görüşü bozulmamalıdır. Lenslerin kenar şeritleri göze baskı uygulamamalıdır. Ayrıca kullanıcı isterse lensler ile uyuyabilmelidir ve denize, havuza girebilmelidir.
Kontak Lenslerin Gözlere Zararı Var Mıdır?
Son zamanlarda, göz doktorları kontakt lenslerin yanlış kullanımı ile ilişkili olumsuz sonuçların ortaya çıktığını fark etmektedirler. Olumsuz yanlarından bahsetmeden önce olumlu olan yönlerine değinmek gerekirse, kontakt lensler gözlük kullanımına karşı mükemmel bir alternatiftir ve gözlüğe göre daha konforlu bir görüş sağlamaktadır.
Gözlüklerin yaratmış olduğu görüş alanında daralma, optik bozulma ve gözlüklerde buğulanma gibi bu tür problemlerden kontakt lensler kurtulmaya yardımcı olmaktadır. Burun ve kulaklar üzerindeki baskıdan sevgilinizle öpüşme sırasında yaratmış olduğu zorluklardan hiç bahsedilmiyor bile fakat bunlar gibi olumlu yanlarına rağmen birçok dezavantajı vardır.
Yukarda belirtildiği gibi son zamanlarda göz doktorlarına göre kontakt lenslerin yanlış kullanımı yaygınlaşmıştır. Birçok kontaktan lens kullanıcısı göz doktorundan tavsiye almadan gerekli testler yapılmadan fantezi ve zevk için kullanmaktadırlar.
Amacına uygun kullanılmadığında gözde kalıcı hasarlar oluşturabilecek çeşitli problemler yaratmaktadır. Bunların yanında bazı hastanelerde görme testleri detaylıca yapılmamaktadır.
Sınırlı ve yetersiz olmaktadır. Detaylı göz muayeneleri nedir sorusunu açmak gerekirse, göz doktoru görüş netliğini ölçmek için görme keskinliği sonuçlarına bakar ve ışığın nasıl kırılarak retinaya düştüğünü gösteren Refraksiyon testi yapar.
Hipermetropi, astigmatizm, miyopi, refraksiyon görülen hastalarda görme yetisininin mesafesini ölçebilmek için görme alanı testleri de yapılabilmektedir. Bu testler ayrı olmak şartıyla, her bir göze bir diğerini kapatmak suretiyle yapıldığı bir testtir.
Bunun yani sıra gözkapağı, pupila, retina, göz merceği ve kornea gibi göz yapısının alanlarının da sağlığını ve fonksiyonlarını kontrol etmek gerekmektedir. Bu testlere yeterince özen göstermeden takılan kontak lensler gözde kalıcı zararlar ve hasarlar meydana getirmektedir. Yukarıda bahsedilen testleri başarılı bir şekilde tamamlayarak doktor tavsiyesini alan kullanıcılar, günlük hayatlarında lensleri kullanırken bir sınırlamaları yoktur.
Ancak sıcak yaz aylarında denize giren kontakt lens kullanıcılarının dikkat etmesi gereken bazı durumlardan biride, denize girdiği zaman sualtı gözlükleri takmak veya lensiz denize girmeye çalışmak gibi doktor tavsiyelerine dikkat etmelidir. Çünkü deniz suyundaki tuz miktarı lensin sıvı kaybetmesine yol açarak kurumasını sağlar.
Bu durumda kontak lensin görme kalitesini bozmaktadır. Ayrıca kirli havuzda denize girmek göze zarar vermekle beraber kontakt lenslerin bu zarar ile birleşmesi ile daha da artmaktadır. Kontakt lensleri kullanırken göz mikroplara karşı daha hassas olur ve tedaviye cevabi daha zorlaştırır. Enfeksiyon, lens kullanılmayan göze göre kontakt lensli gözde daha çabuk ilerler ve dolayısıyla bu durumlara daha fazla dikkat edilmesi gerekmektedir.
Aynı zamanda bu lenslerin daha az bakım gerektiren çeşitleri de vardır ve hatta bir ay gözde kalabilecek FDA onaylı lensler bulunmaktadır. Fakat en gelişmiş lensler bile, korneanın tahriş, alerjik veya enfeksiyon ile ilişkili komplikasyonlara karşı korumayı garanti etmemektedir. Göz yaralanmasına neden olabilir. Bu özellikle yanlış seçilmiş kontakt lensler ve yanlış kullanım durumları için geçerlidir. Gözün kenarındaki gaz değişimini(retinanın zarar görmesi) bozar.
Kontakt lens değiştirilmesi oldukça karmaşık bir prosedür gerektirir. Sadece çocuklar veya yaşlılar için değil, aynı zamanda bazı yetişkinler için de dayanılmaz olabilmektedir. Oldukça pahalı ya da kaliteli lensler, bakım ürünleri, ilaçlar normal gözlükten çok daha pahalıdır. Ayrıca gözlüklerde olduğu gibi, yanlış seçilmiş kontakt lensler kalıcı göz yorgunluğuna neden olabilir ve miyop, astigmatizm, hipermetrop gibi göz hastalıklarının ilerlemesine katkıda bulunabilir.
Çoğu zaman kontakt lens kullanırken komplikasyonlar, bakım ve kurulum kurallarına uyulmaması ile ilişkilidir. Ayrıca sürekli ve uzun süreli aşınmalar ile ortaya çıkar. Sebebi ise yırtılmış ve kirli bir mercek, merceğin altına düşen yabancı bir cisim veya merceği çıkarırken ve takarken korneada kazayla yaralanma olabilir. Korneal vasküler neoplazm düşük geçirgen lenslerin uzun süre takılması, gece lens takılması ve lensin daha uzun süre kullanılması durumunda ortaya çıkar.
Yanlış seçilmiş lenslerin veya bireysel hoşgörüsüzlüğün uzun süreli kullanımından kaynaklanan kuru göz sendromu oluşabilir. Kontakt lensin uzun süre kullanımı, gözlerde kızarıklığa, kum hissine, tıkanmış gözlere, sis görünümüne karşı ciddi rahatsızlıklara yol açar. Kontakt lensler bir göz doktoruna danışılarak seçilmelidir.
Yorum Yok